10 küsür sene İrlanda’ da yaşayıp o kadar yağmurlu sene geçiren kız arkadaşımın köpeği, Marmaris bölgesine taşındıktan sonra gök gürültülü yağmurlarla beraber artık yağmurdan korkar oldu.
Artık hayvanın titreyerek, nefes nefese kalması için yağmur yağması yeterli.
Bu bize korkuları nasıl ilişkilendirdiğimizi gösteriyor, ve de korkuların esas sebebini bulmanın önemini.
Hazır konu köpekten açılmışken köpek korkusu, çoğu insanda var. Köpek ısırmış, ya da yalnız başına yürürken köpekler tarafından kuşatılmış olabilir çocuklukta bir insan.
Aynı zamanda biz gençken sesin ne kötü denmesi, ya da annenin çocuğuna kızdığında “sesin kısılasıya seni” demesi bilinç altında yaralar açabilir. Bu ergenlikte kendini ifade etme zorluğuna ya da topluluğa konuşamama heyecanına sebep olabilir.
Çocukların “ah benim çirkin çocuğum” laflarıyla sevilmesi, ileride her şeyi vücut ve yüz güzelliği ilişkilendiren bir boyuta da getirebilir.
Örneğin Ajda Pekkan için, annem 80 yaşında, bizim gençliğimize sahne aldı diye bahseder. Bu şahıs sadece öne çıkan bir örnek, hepimizde yaşlanma korkusu var.
Özellikle kırışıklıklar çıkmaya başladığında, çizgiler derinleştiğinde gençliğimizi kaybetme telaşı bizi sarıyor.
Genç yaşlarda ise güzel görünme sevdası ile yemek yemeyi unutan bir çok genç kızımızı biliyorum, duyuyorum. Bu da beğenilmeme korkusuna bir örnek sadece.
Şimdi de başımıza farklı bir korku geldi. Koronavirüs!
Önceki influenza virüslerine göre çok daha hızlı yayılan ve daha öldürücü olan bu virüs yaşamımızı tamamıyla değiştirdi. Kimimiz bu virüsü kaptıktan sonra sağlığımızı kaybedeceğimizden, daha kötüsü hastanelik olmaktan ve hatta ölmekten korkuyor.
Bazılarımız ise bu virüsü anne, babasına ya da sevdiği büyüklerine taşıyıp onların hayatını kaybetmesine sebep olmak istemiyorlar.
Bu korkunun daha başka sebepleri de var. Ülke yönetiminden fazla bir destek alamayacağını anlayan ve geçimini aylık olarak kazanacağı maaşına bağlayan çoğu insanımız nasıl çocuklarını doyuracağını, evini nasıl ısıtacağını, kirasını nasıl ödeyeceğini düşünüyor, yoksulluğun korkusunu yaşıyor.
Bir başka grup yalnızlıktan korkuyor, arkadaşları ile vakit geçirememekten, ailesini görememekten şikayet ediyor.
Çocuğunun eğitiminin yarım kaldığını düşünen ebeveyn, bitirmek istediği projeyi tamamlayamayacak olan iş adamı, tarlada ki ürünü toplaması için bulamadığı mevsimlik işçi için yakınan büyük boy tarım yatırımcısı, oteline bu sene turist gelecek mi diye düşünen turizm işletmecisi, her gün kira ödediği dükkanını, lokantasını, cafesini kapalı tutmak zorunda kalan esnaf, buralardan para kazanan emekçiler ve daha nice farklı örnek saymak mümkün.
Gözüken o ki bu kriz daha yeni başlıyor, ve kısa zamanda bitecekmiş gibi de durmuyor. Hayatın temellerini sallamaya başladı. Bu durum ile nasıl baş edeceğiz? Bu yeni gerçeklere nasıl adapte olacağız. Aslında bir değişimin çarklarında yavaş yavaş dövülüyoruz, yontuluyoruz.
Bu değişime karşı çıkmak, Don Kişot gibi yel değirmenleri ile savaşmak yerine, hızlı bir şekilde yeniliğe ve yenilenmeye odaklanmalıyız.
Değişimin beş evresi var.
1. İnkar etme: bu süreci çoktan yaşadık. Bize bir şey olmaz, ırkımız veya dinimiz sebebiyle bize bulaşmayacağı iddia edilen virüs ülkemize çoktan geldi, şimdi tek tek her kapıyı çalıyor ve hatırlıyor. Diyor ki o şehirde vardım ama artık buradayım, uzak bir semtteydim ama yakınlaştım, hatta yan komşunu hastaneye kaldırmışlar bir bakarsın sana da gelirim. Artık hepimiz ve tüm sevdiklerimiz risk altında.
2. Kızgınlık: çoğunlukla bu hissi yaşıyoruz bu sıralar. Ben ne yapacağım diye yakarmalar, nasıl oldu da bu başımıza geldi diye dövünmeler. Niye daha önce harekete geçilmedi diye söylenenler, hatta hastaneleri, doktorları suçlayanlar bile var. 3. Pazarlık: aynı şekilde pazarlık süreci de başladı, peki dışarı çıkarken maske takayım, eldiven giyeyim ama zaten bana bulaşacağına inanmıyorum fikri. Evde oturmaya razı olmak ama en azından bir yürüyüşe çıkayım, ya da arkadaşlarla buluşup uzaktan sohbet etmek gibi alternatif çözümler üretmeye çalışıyoruz.
4. Depresyon: ve gerçeklerin altinda ezilmek, her gün televizyonda haberleri izleyip, sosyal medyada gelişmeleri takip ederek bunalıma girmek, yıkımı yaşamak ve bir çıkış yolu bulamamak, evde karantina da kaldığımız eşlerimiz ile kavga etmek ve daha niceleri çoğumuzun yaşadığı hallere örneklerdir.
5. Ve neticede Kabullenmek: bu krizle baş etmede hangi süreçte kalacağınız tabi ki size kalmış. Hala reddediyor olabilir, kızgınlık yaşıyor veya korkuyor olabilirsiniz. Ya da gününüzün çoğunu haber izleyerek, enerjinizi endişelenerek sarf etmekle geçirebilirsiniz. Ama aksine bu zaman da ruhen ve bedenen güçlü olmamız lazım. Bunun için de gerçekleri kabul etmek ve mevcut duruma teslim olmakla mümkün. Ancak bunu yaparsak krizi aşmak mümkün olur. Hazır kendimizi sosyal yaşamdan izole etmişken aynı şekilde zihinsel ve duygusal olarak da dış etkenlere kapama, kendinize yatırım yapma zamanı bence çoktan geldi.
Korkulardan kurtulmak için ilk başta odağımızı içeri çevirmeli ve ona vakit harcamalıyız.
Neler mi yapabiliriz?
1. İlgi duyduğunuz konulara yoğunlaşın, o konuyla alakalı kitap okuyun, belgesel seyredin, notlar alın.
2. İş veya farklı sebepler ile ötelediğiniz hobilerinize vakit ayırın.
3. Kendinizi geliştirmek istediğiniz konular ile ilgili çevrimiçi dersler alın, kitaplar okuyun. Kendinizi yetiştirin.
4. Bir kenara koyduğunuz ve vakit ayırmadığınız dosyalarınızı derleyin, evinizi, odanızı toplayın, düzenleyin.
5. Dışarı çıkamadığınız için zaten aksattığınız sporu evde yapın, bedeninize yatırım yapın. Bir çok çevrimiçi aktif egzersiz, yoga, Pilates, ve benzer etkinlikler ücretsiz sunuluyor.
6. Farkındalık çalışmaları, meditasyon, inziva, kendini keşif çalışmaları yapın. Yaşadıklarınız ile alakalı duygularınızı analiz edin. Derinleşme çalışmaları yapın. Bunlar özellikle sizlerin alışkanlıklarınızı, korkularınızı, endişelerinizi fark etmenize ve sebeplerini anlamanıza yardımcı olacaktır. Yani önünüze gelen fırsatı tepmeyin, böyle bir şans bir daha karşınıza çıkmayabilir.
7. Bu konular ile ilgili çevrimiçi sohbet toplantılarına katılın. Araştırın, sorun, sorgulayın.
Kendi başınıza kaldığınız her bir an bunlar için zaman ayırın. O zaman göreceksiniz ki, netice de olayla olay olmak yerine, bunların sizin gelişiminiz için bir araç olduğunu anlamak hayatınızı çok daha kolaylaştıracak ve bu krizden maksimum fayda ile çıkacaksınız.
Eric Elli
Sorularınız için ister Marmaris Wellness web sitesinden ya da Facebook hesabından ya da aşağıdaki bireysel hesabımdan benimle irtibata geçebilirsiniz.
Instagram : @erictaoaya ya da @redesigningyourself
Facebook : Redesigning Yourself
“Korkularımız, ve Krizle Baş Etme Teknikleri” için 1 yorum
Jem Baykent
Guzel bir yazi. Tebrikler ?